11 Temmuz 2010 Pazar

Saç Dökülmesi Sorunu Yaşayanlara Öneriler

Saç Dökülmesi Sorunu Yaşayanlara Öneriler

1- Soyulmuş bir adet avokadoyu ezin. İçine 2 adet bıldırcın yumurtası ile bir çorba susamyağını koyarak karıştırın ve saçlarınız diplerine gelecek biçimde sürün. Streç film yardımı ile sararak 2 saat bekleyin, daha sonra şampuan ile iyice yıkayın. Bu uygulamayı haftada bir tekrarlamaya çalışın.




2- Saç diplerinize her gün en az 3 dk. masaj yapın.



3- Yarım kahve fincanı kadar soya yağı, 2 çorba kaşığı badem yağı, 1 çay kaşığı deniz tuzu ve 1 tatlı kaşığı elma sirkesini ısıtın. Karışımı saç diplerine de geelcek biçimde sürün. Ardından streç film yardımı ile kapatıp 2 saat bekleyin.



4- Hindistancevizi sütü yada aloe vera jeli ile saç derinize ve saçlarınıza masaj yapın. Bu karışımı 30 dk. kadar başınızda beklettikten sonra ılık su ile başınızı yıkayın. Bu uygulamayı haftada 3 kez yapın.



5- Sıcak zeytinyağı, 1 çay kaşığı tarçın ve balı karıştırıp macun haline getirip, banyodan önce 15 dk. saçlarınız sürün.



6- Saçların azalan kısımlarına kızarıklık olana kadar soğan sürüp, ardından bal sürün.

Şeker hastalarının beslenirken dikkat etmesi gereken hususlar

Şeker hastalarının beslenirken dikkat etmesi gereken hususlar




İdeal kilonuza ulaşılmalı ve o kiloda kalmaya özen gösterilmeli

Kesinlikle öğün atlanılmamalı

Öğün aralıkları 2.5-3 saat olmalıdır.

Şeker oranı yüksek besinlerden kaçınılmalıdır.

Karışık karbonhidratlı besinleri yemeye öncelik gösterilmeli

Meyve, meyve suyu tek başına alınmamalı, yanında kesinlikle proteinli besinlerde olmalıdır.

Süt, peynir ve yoğurdun genellikle yarım yağlı olmasına dikkat edilmeli

Kırmızı et yerine, balık ve tavuk eti tercih edilmeli.

Etli yiyeceklere ilaveten yağ katılmamalı

Yumurta haftada en fazla 2 tane tüketilmeli

Alkol ve sigaradan uzak durulmalı

Diyete ilaveten sporda yapılmalıdır.

Şeker Hastalığı nedir ?

Şeker Hastalığı nedir ?




Asıl adı diyabet olan şeker hastalığı bulaşıcı gibi bir özelliği olmayan bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı araştırmalara göre Türkiye’de 2.5 milyon, dünyada da 150 milyon şeker hastası bulunduğu ve böyle devam ederse 2025 yılına kadar bu sayıların 2’ye katlanacağını açılamıştır.



Şeker hastalığı, pankreasta salgılanan insülin hormonun yeteri kadar salgılanmamasından dolayı meydana gelmektedir. Avrupa’da körlüğe neden olan hastalıkların en başında gelmektedir. Bunun yanında kalp hastalıklarının %75’i, bacak amputasyonlarının %50 ve böbrek hastalıklarının da en büyük nedenlerinden birisidir.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Sigarasız ilk 3 gün kritik

Sigarasız ilk 3 gün kritik

Türkiye’de 17 milyon kişinin sigara içiyor ve her yıl 100 bin kişi sigaraya bağlı nedenlerle yaşamını kaybediyor.


Sigarayı bırakmanın kişi sağlığında belirgin iyileşmeler sağladığı ve sigarayı bırakmayı takip eden ilk 20 dakika içinde vücutta bir takım önemli ve faydalı değişiklikler olduğu bildirildi. Sigarayı bırakanların her gün en az 2 litre su içmesi ve ilk üç gün direnmesi gerektiği salık verildi.



12′nci Bölge Ecza Odası tarafından yayınlanan ‘Ecza- yaşam’ dergisindeki ‘Sigarayı bırakanlara kilo almamaları ve kabızlığın önlenmesi için diyet önerisi’ başlıklı araştırmada, ‘Sigarayı bıraktıktan 20 dakika sonra kan basıncı ve nabız sayısı, 12 saat sonra kandaki karbonmonoksit düzeyi normal seviyesine düşer. 2- 3 hafta sonra kalp krizi geçirme riski azalmaya başlar ve akciğer fonksiyonları gelişir. 1- 9 ay sonra nefes darlığınız ve öksürüğünüz, bir yıl sonra da kalp krizi geçirme riski sigara içen birine göre yarı yarıya azalır’ denildi.



Sigarayı bırakanların kısa sürede kilo aldığı, o nedenle sigara bırakıldıktan sonra yüksek kalorili besinlerden uzak durulmasına dikket çekilen araştırmada, şu tavsiyelerde bulunuldu:

Sigara içenler, içmeyenlere göre daha az iştahlıdır. Bu durum sigara içenlerde yeterli ve dengeli besin seçimini de olumsuz etkilemektedir. Sigarayı bırakmakla birlikte özellikle pskilojik bağımlılığı olanlara aşırı besin tüketimine eğilim görülmektedir. Kolay tüketilebilir ancak, yüksek kalorili besin alımı artmaktadır.



Sigarayı bıraktıktan sonraki ilk 3 gün en zor dönemdir. İlk günlerde sigara içme krizinden kurtulmak için aşırı yemek yeme eğilimi görülmektedir. Bu geçiş döneminde kilo kontrolünü sağlamak amacıyla acıktığınızda ya da yeme ihtiyacı duyduğunuzda yöneldiğiniz besinlere dikkat edin. Örneğin sıcak çikolata yerine süt içmeyi, tatlı yerine meyve yemeyi deneyebilirsiniz. Kalorisi yüksek kuruyemişler yerine, kuru meyveleri tercih edin. Ev ya da işyerlerinizdeki çekmecelerinizde enerji yoğunluğu yüksek besinlerden bulundurmayın.



Çay ve kahve ile birlikte canınız çok sigara istiyorsa taze sıkılmış meyve suyu ya da meyve özlü çay içmeyi tercih edin. Yemek yerken porsiyon büyüklüklerini azaltın. Sigarayı bırakmakla birlikte tat ve koku alma duyunuz iyileştiği için besinlerinizi yavaş yavaş tüketerek her lokmanın keyfini çıkarın.

‘Sigarayı bırakan günde en az 2 litre su içsin’



Sigaranın vücutta neden olduğu zehirli maddelerin atılabilmesi için en iyi kaynağın su olduğu belirtilen araştırmada şu görüşlere de yer verildi:

‘Günde en az 2 litre su içilmelidir. Ayrıca, kilo alımını önlemek ve metobolizmayı hızlandırmak amacıyla fiziksel aktivitenin mutlaka artırılması gerekmektedir.



Sigara dumanındaki pekçok madde oksidan olarak etki gösterdiğinden, bu nedenle sigara içenlerde vücudun savunma sisteminde antioksidan olarak görev yapan E, C vitaminleriyle A vitamininin ön maddesi olan B karotonin kandaki seviyeleri düşüktür.



Ayrıca sigara içiminin bazı B grubu vitaminlerin düzeyini, özellikle de B 12 vitaminini düşürdüğü belirlenmiştir. Posa içeriğinin yüksek olması nedeniyle sebze ve meyve tüketimi aynı zamanda sigarayı bırakan bireylerde görülen kabızlık şikayetlerinin giderilmesi açısından da yararlıdır.



Kabızlığın azaltılması için tahıl ürünleri, kepekli ürünleri tercih etmek, kuru meyvelerden ise erik, incir ve kaysı tüketemini artırmak kabızlık sorununu çözecektir.’

Bioxcin Şampuan ve Bioxcin Şampuan Fiyatı

Bioxcin Şampuan ve Bioxcin Şampuan Fiyatı




Bioxcin Şampun ve Bioxcin Şampuan Fiyatları

Saç dökülmesi kadınlarda oldukça az görülsede erkeklerin büyük bir bölümünde görülmektedir. 30′lu yaşlarına gelmiş insanların saçları sinir, stres ya da genetik sebeblerden dolayı dökülmektedir. Ayrıca saç dökülmesinin en önemli sebeblerinden biri saçlara gerekli bakımın uygulanmamasından kaynaklanır. İnsanların genç yaşta sadece kullandıkları şampuanları değiştirerek ileride saç dökülmesi problemini yaşamayacaklarını belirtiriz.



Bioxcin şampuanı televizyonlarda sık sık görürüz. Bu şampuanın üreticileri saç dökülmesini önlediğini ve tekrar oluşmaya meyilli saçları çıkarttıklarını iddia etmektedir. Saglikmerkez.com editörleri olarak sizin için bu şampuanı yaklaşık bir aydır kullanıyoruz. Bioxcin şampuanı ilk kullandığımız hafta saç dökülme oranı yarı yarıya inmiştir. İkinci hafta sonrasında saçımızı taradıktan sonra hiç bir saç teli göremedik.



Sizde saçlarınızın dökülmesini istemiyorsanız mutlaka bioxcin şampuan kullanmanızı tasiye ederiz. Çünkü saçlarınız tamamiyle döküldüğünde tekrar çıkarmanız oldukça zorlaşır. Ancak cerrahi müdahaleler sonucunda deri altına saç kökleri enjekte edilebilir. Fakat 19-25 yaş arası bu şampuanı kullandığınız takdirde hiç bir şekilde saçlarınızda dökülme olamayacaktır. Bioxcin şampuan fiyatı tüm eczanelerde 25-30 lira arasındadır. Bioxcin şampuanı 2 aylık bir süre kullanabilirsiniz. Her iki ayda bir vereceğiniz bu 25-30 liranın ileride sizin için hiç bir şey ifade etmeyeceğini göreceksiniz.

Akne Sorunu için Kil Maskesi

Akne Sorunu için Kil Maskesi

Yaşı 11 ile 30 arasında değişen insanların yüzde 80′i akneden mustarip. Çoğunluk yirmili yaşlardan önce sivilcelerle yaşamaya başlıyor. Ancak yetişkinlikte de sivilcelerden kurtuluş yok. Kadınlarda, erkeklere göre daha sık karşılaşılıyor. Yetişkinlerdeki sivilcenin sebebinin uzun yıllar makyaj malzemeleri olduğu düşünüldü ancak kanıtlanamadı. Zaten kozmetik üreticileri de bu konuda çok hassas davranıyorlar ve yaptıkları testleri mutlaka ürünlerinin üzerine yazıyorlar. ‘‘Komedojenik değildir’’ veya ‘‘Aknejenik değildir’’ ibaresi bu nedenle ürünlerin üzerinde yer alıyor.




Ergenlik döneminde üretilmeye başlanan hormonlar, akneye sebep oluyor. Çünkü hormonlar yağ bezlerinin büyümesine ve daha fazla yağ üretmesine neden oluyor. Üretilen yağ, çok küçük milyonlarca boruya benzer bir kanal ve gözenek yoluyla cildin yüzeyine ulaşıyor. Gözenekler tıkanıyor ve yağ birikiyor. Burada oluşan sivilcelere dokunmak çok tehlikeli. Bakteri bu yolla yayılabiliyor ve cilt daha kötüleşebiliyor. İz kalması riski de artıyor.



Antalya’daki Dermapatoloji kongresinde Neutrogena’nın akne tedavisinde kullanılmak üzere yeni bir kil maskesini tanıttığı basın toplantısına, dünyanın sayılı sivilce uzmanlarından Dünya Dermatoloji Derneği Başkanı John Strauss da katıldı. Tedavide az sayıda maddenin faydalı olduğunu anlattı. Aknenin tedavisinde antibakteriyel maddeler, antibiyotik, yağ üretimini azaltan ilaçlar kullanılıyor.



Neutrogena’nın tanıttığı akne maskesi ise kil bazlı. Günde yirmi dakika uygulanıyor. Maske, cilt yüzeyindeki ve gözenek içindeki bakterileri öldürüyor ve cilt üzerindeki aşırı yağlanmayı önlüyor. Cildi tahriş eden yağı ve bunların yağ asitlerini emiyor. Böylece akneyi azaltıyor. Sadece yüzde değil, sırt, kol, dekolte gibi vücudun diğer bölümlerindeki akneler için de kullanılabiliyor. Sadece ergenler değil, yetişkinler de kil maskesinden yararlanabiliyor.



Bilimsel terimleri anlamıyoruz



Saç ve cilt temizliği için herhangi bir ürünü alırken, hayatınızda hiç duymadığınız bazı bilimsel terimlerle karşılaşabilirsiniz. Anlamları şöyle:



Anti-bakteriyel temizleyici: Enfeksiyona veya istenmeyen koku oluşumuna neden olabilecek bakterileri öldüren bir hammadde içeren temizleyici.



Deodorantlı temizleyici: İstenmeyen koku oluşturan mikropları öldüren anti-bakteriyel hammadde içeriyor.



Deterjan: Sabun özellikleri taşıyan sentetik temizleyici madde.



Emoliyan: Cildi yumuşatan ve rahatlatan bir madde.



Parfümsüz: Doğal kokuyu değiştirmek amacıyla herhangi bir kimyasal madde, parfüm veya uçucu yağ ilave edilmemiş ürün.



İlaçlı temizleyici: Akne ve benzeri bir rahatsızlığı tedavi edici özellikte bir hammadde içeren temizleyici.



İlaçlı şampuan: Saç derisi rahatsızlıklarını tedavi edici özellikte hammadde içeren şampuan.



Kalıntı bırakmayan temizleyici: Ciltte tahrişe neden olabilecek herhangi bir kalıntı bırakmadan tamamen durulanabilen ürün.



Sabun: Alkali ve doğal yağ kullanılarak üretilen temizleyici madde.



Sabun içermeyen temizleyici: Deterjan bazlı temizleyici.



Zengin yağ içerikli temizleyici: Ürünün yumuşaklığını artırmak amacıyla daha fazla yağ içeren ürün.



Surfaktan: Hem suyu hem yağı çeken temizleyici molekülleri.



Kokusuz: Farkedilebilen herhangi bir kokusu olmamakla birlikte, istenmeyen kokuyu maskelemek üzere parfüm ilave edilmiş ürün.



Doğru temizleyin



Sivilcelerle mücadele ederken sabırlı olmak zorundasınız. Bir de doğru davranmayı öğrenmelisiniz. Çünkü akneleri olan insanların yüzlerini çok fazla ve zararlı bir şekilde temizledikleri tespit edilmiş. Böylece iyileştirmek yerine aknelerin sayısı daha artıyor, gözenekler tahriş oluyor ve cilt çok fazla kuruyor. Dikkat edilmesi gereken noktalar şunlar.



Temizleme işlemini, etkinliği yüksek ancak tahriş etmeyen yumuşak bir ürünle yapmalısınız.



İyi durulanmayan cilt üzerindeki kalıntılar tahriş edici olabilir.



Su bazlı nemlendiricileri seçin ve yalnızca kuru bölgelere uygulayın. Yağ içermeyen kozmetikleri tercih edin.



Yüzü ovalamak tahrişlere neden olur ve akneyi şiddetlendirir.



Yiyecekler akne oluşmasına neden olmaz. Ancak sıcak, nemli hava ve terlemenize neden olan aktiviteler akneyi artırabilir.



Aknelerinizi kendiniz tedavi edemiyorsanız, mutlaka cilt doktoruna başvurmalısınız

Kan Şekeri Kaç Olmalıdır?

Kan Şekeri Kaç Olmalıdır?

KAN ŞEKERİ KAÇ OLMALIDIR.




Şeker hastaliginin tedavisinde amac sekere bagli sIkayetleri azaltmak ve komplikasyonlardan korunmaktir. Sekerin kalp ve damarlarda, gozde, bobreklerde ve sinir dokusunda yaptigi hasarlardan korunmak icin kan sekerinin mumkun oldugu kadar normale yakin olmasi, kan kolesterol veya trigliserit duzeyinin normale getirilmesi, sigaranin birakilmasi ve aspirin kullanimi buyuk onem tasir.

Yapilan bilimsel calismalar kan sekeri kontrolunun iyi oldugu hastalarda komplikasyon sIkliginin azaldigini ve geciktigini ortaya koymustur.

Tedavide ulasmamiz gereken hedefler sunlardir:



Yemek oncesi aclik kan sekeri 90-130 mg/dl arasinda olmali,

Tokluk 2. saat kan sekeri 180 mg/dl’nin altinda veya en iyisi 140 mg/dl altinda olmali,

HbA1c’nin % 6 ve altinda tutulmali,

Tansiyon 13/8 ‘den kucuk olmali,

LDL kolesterol 100 mg/dl’den az olmal,

Trigliserid 150 mg/dl den az olmali,

HDL kolesterol 40 mg/dl’nin uzerinde olmalidir.



Kan şekeri Hedefi Her Kiside Farklidir?



a. Yukarida verilen hedefler daha saglikli olmak acisindan onemlidir. Kan sekeri hedefi hastadan hastaya degisir. Cocuklar, yaslilar ve gebelerde ozel ilgi gerekir.

b. Aclik kan sekeri kontrolune ragmen HbA1c duzeyi dusmeyen hastalarda tokluk kan sekerine bakilmasi gerekir. Tokluk kan sekeri yuksekligi de HbA1c duzeyini artirabilir.

c. Kan sekeri sIk olarak dusen hastalarda kan sekeri fazla dusurulmez

Unutkanlık, Hafıza Sorunları ve Çözümleri

Unutkanlık, Hafıza Sorunları ve Çözümleri

Hafıza


Unutkanlık sorunu, yaşlanan insanın en önemli korkularındandır. Özellikle 50′li yaşlar sonrasında ufak tefek unutkanlıklar ile ciddi bellek sorunları birbirine karıştırılır. Orta yaşlıların nerdeyse yarısı kendilerinde bir bellek kaybı sorununun başladığını zanneder. Hemen belirtelim! Bunların çoğu küçük ve hoş unutkanlıklardır. Hayatı tatlandıran ve keyif katanlar biraz da bu nükteli olaylardır! Belleği güçlü tutmanın pek çok püf noktası, uyulması gereken çok sayıda kuralı var. Harvard Tıp Okulu öğretim üyesi Dr. Aoron P. Nelson zinde bir beyne sahip olmanın temel kurallarını şöyle sıralıyor:



- Her gün egzersiz yapın. Günde 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yürümeye, iş saatlerinde daha çok aktif olmaya, kısa mesafelerde taşıt kullanmamaya çalışın. Özellikle yürümenin beyin sağlığı ve yeniden yapılanma sürecini olumlu yönde etkilediğini gösteren çok sayıda kanıt var. Beynin yeni yetenekler kazanabilmesi beyin hücreleri arasında güçlü ve yoğun yeni bağlantılar oluşturabilmesinin başlıca desteklerinden biri de düzenli ve ılımlı egzersizlerdir. Bizim önerimiz fırsat buldukça yürümenizdir.



- Kullandığınız ilaçları yeniden gözden geçirin. Özellikle beyni etkileyen ilaçları doktor önerisi olmadan kullanmayın. Depresyon giderici, uyku verici, ruhsal gevşetici ilaçlara komşu, eş dost tavsiyeleri ile başlamayın.



- Reçetesiz satılan ilaçları rasgele yutmayın. Doğal ya da zararsız diye kullanabileceğiniz bitkisel ürünlerin (valerianlar), besin desteklerinin (melatonin) ve diğerlerinin (hüperzin, Sam’e) beyin hücrelerinizi üzebileceğini, zihinsel fonksiyonları bozabileceğini unutmayın. Antihistamik-antialerjik ilaçları özellikle alüminyum içeren antiasitleri ve uyku kolaylaştırıcıları doktorunuzla konuşmadan uzun süre kullanmayın.



- Vitaminlerden yararlanın. E ve C vitamini gibi antioksidan vitaminlerin, selenyum gibi serbest radikal avcısı minerallerin hücreleri oksitlenmekten koruyan güçlerinden faydalanabilirsiniz. Yeteri kadar B vitamini, özellikle B12 vitamini aldığınızdan emin olun. Dengeli bir beslenmenin de yaşlılıkta vitamin eksikliğine yol açabileceğini hatırlayın.

- Hayata bağlı kalın. Hayatınıza önem katan bağları iyice sıkılaştırın. Huzurunuzu koruma ve güçlendirmeye bakın. Aileniz, dostlarınız, işiniz, hemşerilik ve vatandaşlık bağlarınıza, inançlarınıza daha sıkı sarılın. İnsanlarla daha sık birlikte olmaya, aileniz ve arkadaşlarınızla olumlu ilişkiler kurmaya ve sosyal aktivitenizi çoğaltmaya çalışın. İyi sosyal ilişkileri olan yaşlılarda bellek fonksiyonları bozulmuyor. Sosyal ilişkiler bir taraftan zihinsel egzersizleri yoğunlaştırıyor, diğer taraftan çeşitli olayların ruhsal travmalarını hafifletmeye yardımcı oluyor.



- Hipertansiyonu ve kolesterol yüksekliği sorununu önleyin ya da kontrol altına alın. Kalbiniz için kötü olanın beyniniz için de kötü olduğunu unutmayın.



- Alkolü azaltın. Erkeklerin iki, kadınların bir ölçüden (bir ölçü içkiyi ‘bir bardak şarap’ olarak kabul edebilirsiniz) daha fazla alkol kullanması beyin hücrelerini tahrip edmekte ve sağlık lı yaşama engel olmaktadır.



- İyi ve kaliteli uyku uyuyun. İyi bir uyku için ortalama 8 saat gerekir. Kaliteli uyku beynin yeni öğrenilenleri pekiştirmesini sağlar. Öğrenilmiş bilgilerin pekiştirilmesinin uzun süreli belleğin en önemli desteği olduğu biliniyor.



- Stresinizi iyi yönetin. Ölçülü ve kontrollü stres dikkati yoğunlaştırmakta, odaklanmayı arttırmaktadır. Kontrolsüz, uzun süreli ve aşırı stres ise dikkati sürdürme kapasitesini yok etmekte, unutkanlığı tetiklemekte, kortizol hormonunu yükselterek beynin bellek için önemli bölümlerinde hasar geliştirmektedir.



- Yeni şeyler öğrenmeye devam edin. Her yeni bilgi ve beceri birer bellek egzersizidir. Yeni sporlar, hobiler, araştırma alanları, heyecanlı ve zevkli problemler, ezberlenen yeni şiirler ve yeni diller beyniniz için en güçlü vitaminlerdir.



- Tembelliği bırakın. Zihinsel faaliyetlerinizi sınırlamayın. Özellikle televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetleri azaltın. Televizyon karşısında geçirdiğiniz saatler sadece bedensel değil, ruhsal sağlığınızı da kötü yönde etkiler.

Kan pıhtılaşması ve K vitamini tedavisi

Kan pıhtılaşması ve K vitamini tedavisi

Kanın pıhtılaşmasını gerektiren ilaçları kullanırken, bu ilaçlarla aynı etkiye sahip bazı besinler dikkatli alınmalı




Hastalıkların tedavisinde ilaç ve diyetsel faktörlerin etkileşimi önemli rol oynar. Başarılı bir tedavi için bu etkileşimin iyi bilinmesi ve hastaların bu konuda yeterince bilgilendirilmesi gerekir. Örneğin bir diyabet hastasının mutlaka kullandığı ilaçlarla birlikte, insülin dengesini koruyucu bir beslenme programına uyması gerektiği, yine bir kronik böbrek hastasının koruyucu amaçlı protein kısıtlamasına girmesi gerekmektedir.

Kanın pıhtılaşmasını gerektiren ilaçların kullanımı durumunda ise bazı besinler bu ilaçlarla aynı etkiye sahip olduğu için tüketiminde son derece dikkatli olunmalıdır. Örneğin, Warfarin (C oumadin) kan pıhtılarının oluşumunu önleyen bir ilaçtır. Kanında pıhtılaşma riski yüksek olan hastalarda kullanılır.

Yağda eriyen bir vitamindir

Kan pıhtıları vücutta bir seri kimyasal reaksiyon sonucunda oluşur. K vitamini vücudun pıhtı üretebilmesi için mutlaka gerekli olan bir vitamindir. Çünkü K vitamini kanın pıhtılaşması için önemli olan protrombinin yapımında görevlidir.

K vitamini hayvansal ve bitkisel yiyeceklerin çoğunda bulunur. En zengin olanları, ıspanak, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller ve balıklardır. İnsanlarda yetersizliğine pek rastlanmaz, fakat aşırı kanamalarda, doğumda, yaralanmalarda ve bağırsak florası bozukluklarında gereksinimi artar. K vitamini yağda eriyen bir vitamin olması sebebiyle bağırsaklardan yağlarla emilerek karaciğere gelir, ısıya dayanıklıdır, alkali, kuvvetli asitler, radyasyon ve okside edici ajanlar tarafından etkisizleşir. Fazla E vitamini alınması, K vitaminin emilimini bozar. Yoğurt, kefir, asitlenmiş süt bağırsaklardaki bakterilerin K vitamini üretimini artırır.



Hangi besinler uygun değildir?

# Tedavinin başlangıcında hastanın K vitamini alımıyla ilgili diyet alışkanlıkları saptanmalıdır. Diyet hangi mevsimde veriliyorsa o mevsimdeki sebzelerin tüketim sıklığı ve miktarına göre diyetin K vitamini içeriği ayarlanmalıdır. K vitaminini yüksek miktarda içeren yiyecekleri (şalgam yaprağı, ıspanak, pazı, semizotu, brüksellahanası) günlük bir porsiyondan fazla tüketmemeniz veya bu yiyeceklerin tüketim miktarını hep aynı düzeyde tutmanız gerekmektedir.

# Hazırlanan diyet, hastanın vitamin, mineral, posa gereksinimlerini karşılayacak düzeyde sebze içermelidir.

# Avokadonun az miktarda tüketilmesinin dahi Warfarin metabolizmasını etkileyebileceği belirtildiğinden hiç tüketilmemesi uygun olur.

# Alkol tüketiminin günlük 3 kereden fazla olması Coumadin’in etkisini artırabilir. Günlük alkol tüketimi 3 kereden fazla değilse pıhtılaşma zamanı (protrombin zamanı) etkilenmeyebilir. Miktar olarak günlük alkol alımı 300 cc şarap veya birayı geçmemelidir. Mümkünse alkol tüketiminden uzak durulmalıdır.

# Bitkisel destek ürünleri pıhtılaşma zamanını etkileyebilir. Coumadin kullananlar kesinlikle Ko enzimQ 10 kullanmamalıdır. “Tonka beans”, “‘melilot”, “sweet wooduff” ile yapılan çaylar pıhtılaşma zamanını etkileyebileceği için kullanılmamalıdır.



K vitamini

K vitamini kanın pıhtılaşması, kemiklerin sağlıklı olması ve kırıkların iyileşmesi için gereklidir. Kanın pıhtılaşmaması nedeniyle burun kanamaları, idrarda kan görülmesi, deri altında mavi ve siyah noktalar K vitamininin yetersizlik belirtileridir. Emilim bozukluğu, çok düşük kalorili diyetle beslenme, uzun süreli antibiyotik kullanma ve damar yoluyla beslenme durumlarında gereksinmemiz artar.



Günlük 500 Mq üzerinde alınan K vitamini yüzde ateş basması, kızartı, kaşıntı ve karaciğer bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Alzheimer tedavisi

Alzheimer tedavisi


Yaşama değerinizi üretgen kök hücre tedavilerimizile düzeltiniz!

www.tr.xcell-center.com/Alzheimer

By-pass cerrahisinde kullanılan yedek damarlar nelerdir?

By-pass cerrahisinde kullanılan yedek damarlar nelerdir?








By-pass cerrahisinde kullanılan yedek damarlar sıklıkla, göğüs kafesi içinde yer alan meme atardamarı, koldaki atardamar, mide atar damarı, karın duvarı atar damarı ve bacaklardaki toplardamarlardan oluşmaktadır.

By-pass Nedir? – Kimlere Uygulanır?

By-pass Nedir? – Kimlere Uygulanır?




By-pass’ın kelime anlamı köprüleme olarak tanımlanabilir. By-pass ameliyatı, vücudumuzdaki atardamarların tıkayıcı hastalıklarında uygulanan cerrahi tedavi yöntemine ilişkin genel bir adlandırmadır. Yani belli bir bölgesinde daralma yahut tıkanma meydana gelmiş olan ve dolayısı ile beslediği bölgeye yeterli kanı taşıyamayan bir atardamarda, tıkalı bölgenin ilerisine vücudun başka bir bölgesinden hazırlanan damar vasıtası ile köprü oluşturularak kan ihtiyacının karşılanmasıdır.

Bunama nedir?

Bunama nedir?


Halk arasında bunama adı verilen demans kelimesi, Latince’deki kullanım biçimiyle “yerleşmiş, varolan, edinilmiş olan zihnin sonradan yitirilmesi” anlamını taşımaktadır. Beyin, bilgi, davranış ve yaşamı sürdürme konularında yetersiz kalır, alışılmış aktiviteler zorlanarak gerçekleştirilir ya da hiç gerçekleştirilemez hale gelir.

Bruselloz nedir?

Bruselloz nedir?




Bruselloz, genelde koyun, keçi, sığır gibi evcil hayvanlarda hastalık yapan, bunlarda yavru atmaya yol açan ve bunlardan çeşitli şekillerde insanlara geçen bir hastalıktır. Ondülan ateş, Akdeniz humması, Malta humması gibi isimlerle de bilinir.

Böbrek nakli nedir?

Böbrek nakli nedir?








Böbrek nakli, canlı ya da ölmüş birinden alınan organın, böbrek yetmezliği olan bir hastaya nakledilmesi. Bu ameliyattan sonra hastalar bazı ilaçlar kullanır ve tamamen normal hayatına devam ederler. Yani eskisi gibi çalışabilirler, kadınlar çocuk doğurabilirler; ancak en önemlisi nakille birlikte ‘hastaların yaşam süresi uzar’.

Böbrek iltihabı nedir?

Böbrek iltihabı nedir?








Halk arasında böbrek iltihabı terimi; böbreğin herhangi bir kısmının bilinen sistemik bir hastalığa veya etkene (herediter, multisistemik, ilaçlar, infeksiyonlar vb) bağlı veya hiçbir etken gösterilemeden vücudun savunma hücreleri tarafından işgal edilmesi ve buna bağlı ortaya çıkan hastalıklara verilen genel isimdir. Bu hastalıkları böbreğin tutulan bölgesine bağlı olarak 3 ana başlıkta tanımlayabiliriz:

Beyin Tümörü Nedir?

Beyin Tümörü Nedir?








Beyin ağrır mı?

Beyin ağrımaz. Beyin dokusunun ağrı duyusu yoktur. Ağrıyı hissetmemizi sağlayan beyin zarları, damar duvarları ve kafatası içindeki basıncın artmasıdır. Bu nedenle beyin hastalıklarında görülen baş ağrılarının günlük yakınmalarımızdan farklı özellikleri vardır. Her zamankinden bağımsız ani şiddetli ve yaygın ağrılar, bayılma, nöbet geçirme, bulantı veya kusmanın eşlik etmesi, görme bozuklukları, vücudun bir yarısında uyuşma ve güçsüzlük, denge bozukluğu, kişilik değişiklikleri gibi bulguların baş ağrısıyla birlikte olması ciddi bir anlam ifade eder.

Bel Fıtığı

Bel Fıtığı








Bel Fıtığı, bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki diskin yırtılarak, sinirleri sıkıştırmasıdır. Genellikle şiddetli bel ağrısı ve bacağa yayılan ağrıyla ortaya çıkar.

Bebeklerde Gaz Problemi

Bebeklerde Gaz Problemi








Bebeklerin yaklaşık yüzde 20 sinde, 3 hafta - 4 ay arasında görülen, sıklıkla akşamları, durdurulamayan ağlama nöbetleri şeklinde kendini gösteren ve kolik diye adlandırılan durumun esas nedeni çok iyi bilinmemektedir. Bazı teoriler vardır:

Ayak Mantarı Nedir?

Ayak Mantarı Nedir?




Mantarlar karanlık, nemli ve sıcak ortamlarda üreyen mikroorganizmalardır. Ayakkabı içindeki bir ayak mantarlar için ideal üreme ortamıdır.

Astım nedir?

Astım nedir?








Astım; hava yollarının kronik, infilamatuar bir hastalığıdır. Duyarlı kişilerde; ataklar halinde seyreden nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük ve göğüste sıkışma hissi ile seyreder. Şikayetler kendiliğinden düzelebilir, giderek şiddetlenebilir ya da ilaçlarla ortadan kalkabilir. Bu inflamasyonun oluşmasında genetik ve çevresel faktörler rol oynar. En önemli genetik risk faktörü alerjidir (atopi).

Anoreksiya Nevrosa Nedir?

Anoreksiya Nevrosa Nedir?








Anoreksiya nervosa sıklıkla ergenlik ve genç erişkinlik döneminde başlayan, beden algısı bozukluğu ile ilişkili, kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit edecek şekilde yememesi ve kilo vermeye çalışılması ile karakterize yeme bozukluğudur

Anjiyo nedir? Nasıl yapılır?

Anjiyo nedir? Nasıl yapılır?




Anjiyo, kalbi besleyen, koroner damar adı verilen damarların görüntülenmesi olarak özetlenebilir. Halk arasında damar sertliği olarak bilinen koroner arter hastalığından şüphe duyulduğunda ya da hastalığın belirtileri ortaya çıktığında bu damarları görüntülemek için kullandığımız bir yöntemdir. En sık görülen, hastalığı işaret eden belirti göğüs ağrısıdır.

Anevrizma nedir?

Anevrizma nedir?








Anevrizma, kan damarlarının duvarlarındaki zayıflama sonucu bir balon gibi genişlemesi olarak tanımlanmaktadır. Anevrizma’da damar duvarı zayıflamış, incelmiş ve yırtılma riski mevcuttur. Vücudun herhangi bir bölgesindeki damarda meydana gelebilen ancak en sık, karın aortasında (kalpten çıkan ve tüm vücudu besleyen ana damar) oluşan anevrizma, aortanın kalpten çıkan bölgesinde ve göğüs içindeki aortada da oluşabilmektedir. Anevrizma oluşumunda en büyük sebebin damar sertliğidir (aterosklerozdur).

Ameliyat sonrası acil olarak hastaneye başvurulması gereken durumlar nelerdir?

Ameliyat sonrası acil olarak hastaneye başvurulması gereken durumlar nelerdir?








Ameliyat öncesi ağrılara benzeyen ciddi göğüs ağrısı, nefes darlığı ile birlikte olan çarpıntı, dinlenmekle geçmeyen nefes darlığı, yüksek ateşle birlikte titreme, bacak ve kollarda ani his ve hareket kaybı, bayılma atakları, makattan taze kan gelmesi, katran kıvamında büyük tuvalete çıkma, kahve telvesi şeklinde kusma şikayetleri varsa acile hastaneye başvurmak gerekir.

Alzheimer nedir?

Alzheimer nedir?








Alzheimer, öncelikli olarak 60 yaş ve üzerinde tam bilinmeyen nedenlerle sağlıklı beyin dokusu bozulması bunun sonucunda zihinsel ve sosyal yeteneklerde günlük işlevleri bozmaya yetecek şiddetle bir kayıptır. Yaşlılığın değil anormal beyin süreçlerinin bir sonucudur.

Alerjik konjonktivit nedir? Belirtileri nelerdir?

Alerjik konjonktivit nedir? Belirtileri nelerdir?




Alerjik konjonktivit en sık rastlanan alerjik göz hastalığıdır, genellikle çocuklukta başlar, İnsanların yaklaşık yüzde 15'inde alerjinin bir veya birkaç çeşidi görülür. Çevreyle direkt teması nedeniyle göz alerjik hastalıklara daha sık meyil gösteren bir organımızdır. Gözlerde, kaşınma, yanma, batma, kaşıntı, çapaklanma, kızarıklık, sulanma, ışığa karşı hassasiyet ve görme bozukluğu meydana getirebilir. Göz kapakları hafif şişmiş olabilir, kornea, çoğunlukla salimdir ve kişinin görmesi etkilenmemiştir. Aynı zamanda, burun akıntısı, hapşırma, burunda tıkanıklık ve kaşıntı gibi, alerjik rinit bulguları da olabilir.

Alerji ve Astım Hastalarına Öneriler

Alerji ve Astım Hastalarına Öneriler








-Sigara kesinlikle içilmemelidir. Sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmak bile tek başına birçok ilaç tedavisinden bile daha faydalı olacaktır. Evinizde başka odada da olsa sigara içilmesine izin vermeyin. Sigara bilinen pek çok zararının yanında alerjik hastalıkların, özellikle astım hastalığının görülme sıklığını artırmaktadır.

Akut solunum yolu hastalıkları nedir?

Akut solunum yolu hastalıkları nedir?








Akut viral solunum yolu hastalıkları, en sık görülen hastalıklardandır. Tüm akut hastalıkların yarısından fazlasını oluştururlar. Bu hastalıklar antibiyotiklerin en sık, yanlış kullanıldıkları hastalıkların başında gelirler. Rinovirüs, corona virüs, respiratory syncytial virüs, para influenza virüs, adeno virüs, influenza tip A,B ve C virüs, herpes simplex virüs ve enterovirüslar akut viral üst solunum yolu hastalıklarına neden olan virüslerdir.

AIDS Nedir?

AIDS Nedir?








HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesi tehdit edebilen, henüz tam şifa sağlayabilecek tedavisinin ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır.



Kullanım şemaları karışık, yan etkileri fazla ve ekonomik olarak büyük yük getiren tedavi protokollerine rağmen, hastalıktan ölüm hemen hemen tamamen ortadan kalkmış, HIV enfeksiyonu ölümcül hastalık olmaktan çıkıp, yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.